Hazırlık Dönemi (1933 – 1955)
Üniversite reformuyla 1933 yılında İstanbul Üniversitesinin ve 1935 yılında Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin kurulmasının ardından bu üniversitelere davet edilen yabancı bilim insanları Bizans tarihi ve sanatı dersleri vermeye başlayarak Türk üniversitelerinde Bizans alanındaki çalışmalarının ilk tohumlarını ekmişlerdir. Arkeoloji ve tarih alanındaki çalışmaların genç ulus devletin inşası ve modernleşme için önemli adımlar olarak görüldüğü erken cumhuriyet döneminde Bizans medeniyeti eskiçağ ve klasik dönem medeniyetleri kadar odakta olmasa da bu dönemde yabancı araştırmacıların ve Türk müzecilerin yürüttüğü kazılar, üniversitelerde verilmeye başlanan dersler ve 1955 yılında 10. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresinin İstanbul’da toplanması için gösterilen gayretler Bizans alanındaki akademik çalışmaların gelişimi için bir ön hazırlık dönemi olarak değerlendirilebilir.
Öncüler Dönemi (1955 – 1975)
Bizans alanında uzmanlaşan öncü Türk bilim insanlarının etkin olduğu bu dönemde İstanbul Üniversitesinde ve Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde yürütülen tarih ve sanat tarihi çalışmalarının yanı sıra İstanbul Teknik Üniversitesinde Bizans mimarlık tarihi alanında çalışmalar yürütülmüştür. Yurtdışında eğitim gören veya Türkiye’de yabancı hocalar tarafından yetiştirilen bu öncü akademisyenlerden Semavi Eyice Bizans sanatı alanındaki araştırmaları ve bilimsel üretimi ile Bizans çalışmalarına büyük katkı sağlamış ve 1963 yılında İstanbul Üniversitesinde Bizans sanatı kürsüsünü kurmuştur. Aynı üniversitede ortaçağ tarihçisi olan Fikret Işıltan Türkçeye kazandırdığı kaynak eserlerle, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde çalışmalarını yürüten akademisyenlerden Akdes Nimet Kurat Bizans tarihi birincil kaynaklarının Türk tarihyazımında kullanımına yönelik çalışmalarıyla, Şerif Baştav Bizans tarihi üzerine Türkçe kaynak eserleriyle, İstanbul Teknik Üniversitesinde çalışmalarını yürüten Doğan Kuban Bizans mimarlık tarihi çalışmalarıyla katkı sağlamıştır. Bu bilim insanları yetiştirdikleri öğrenciler, ürettikleri eserler ve yürüttükleri araştırmalar ile Türkiye’deki üniversitelerde Bizans alanındaki akademik çalışmaların yaygınlaşmasına ve gelişmesine öncülük etmişlerdir.
Genişleme Dönemi (1975 – 1990)
1970’lerin ortalarına kadar İstanbul Üniversitesinde, Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde ve İstanbul Teknik Üniversitesinde yürütülen Bizans çalışmaları Semavi Eyice’nin öğrencilerinden Ebru Parman’ın ve doktora eğitimini Almanya’da tamamlayan Yıldız Ötüken’in Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümüne katılmalarıyla yeni bir merkeze sahip olmuş ve burada yetişen öğrenciler ilerleyen yıllarda Bizans sanat tarihi çalışmalarının Anadolu’daki birçok üniversiteye taşınmasını sağlamışlardır. Bu dönemde Bizans alanında akademik çalışmaların yürütüldüğü üniversitelerin sayısının artmasının yanı sıra öncü akademisyenlerin yetiştirdiği ve yurtdışında eğitim gören genç bilim insanlarının katılımları ve katkılarıyla araştırma alanları da çeşitlenmeye başlamıştır. Doğan Kuban’ın öğrencisi olan ve doktorasını Almanya’da tamamlayan Metin Ahunbay’ın İstanbul dışındaki Geç Antik ve Bizans dönemi yapı ve yerleşimlerinde yürüttüğü çalışmalar, Bizans mimarisi ve anıtsal resim sanatı üzerinde yoğunlaşmış olan Bizans sanat tarihi araştırmalarının Demre Aziz Nikolaos kazısını üstelenen Yıldız Ötüken’in öğrencileri tarafından mimari plastik, cam, seramik, madeni eşya gibi çeşitli eserleri kapsayacak şekilde genişletilmesi, Şerif Baştav ve Akdes Nimet Kurat’ın öğrencisi olan Melek Delilbaşı’nın çalışmalarında Bizans tarihi birincil kaynaklarıyla birlikte Osmanlı tarihi birincil kaynaklarını kullanması, Fikret Işıltan’ın öğrencisi olan ve Haçlı Seferleri konusunda çalışan Işın Demirkent’in çağdaş Bizans tarihçilerinin eserlerini Türkçeye kazandırması bu dönemdeki araştırmaların zenginleşmesine ve yeni uzmanlık alanlarının oluşmasına örnek olarak gösterilebilir.
Kurumsallaşma ve Yurtdışına Açılma Dönemi (1990 – 2010)
Türkiye’deki üniversitelerde yaygınlaşmaya devam eden Bizans çalışmalarının kurumsallaşması yolunda atılan önemli adımlardan biri doktorasını ABD’de tamamladıktan sonra 1990 yılında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümüne katılan Nevra Necipoğlu tarafından 1999 yılında düzenlenen “Bizans İstanbulu: Anıtlar, Topoğrafya ve Gündelik Yaşam” isimli konferanstır. 1955 yılında İstanbul’da düzenlenen 10. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresinden 44 yıl sonra ilk defa Türkiye’de Bizans konulu bir uluslararası bilimsel etkinlik gerçekleşmiş ve Türkiye’de çalışmalarını yürüten bilim insanlarını dünyanın önde gelen Bizans uzmanlarıyla bir araya getirmiştir. Türkiye’de yürütülmekte olan akademik çalışmaların uluslararası alanda görünürlüğünü sağlayan bu konferansı 2007 yılında düzenlenmeye başlayan ve üç yılda bir düzenlenmekte olan Uluslararası Sevgi Gönül Bizans Araştırmaları Sempozyumu takip etmiştir. Kurumsallaşma alanında yaşanan bir diğer önemli gelişme ise 2001 yılında Bizans/Doğu Roma İncelemeleri Türkiye Milli Komitesi’nin kurulması ve Uluslararası Bizans Çalışmaları Komitesi üyeliğine kabul edilmesidir. Bu dönemde Türkiye’deki ve yurtdışındaki üniversitelerde Bizans çalışmalarına yönelen öğrencilerin sayısında artış yaşanmış ve uluslararası bilimsel etkinliklere Türkiye’den daha çok akademisyenin katılımı mümkün olmuştur.
Olgunlaşma Dönemi (2010 - )
Türkiye’de Bizans alanındaki akademik çalışmaların yaygınlaşmasını ve kurumsallaşmasını takip eden bu dönemde Koç Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi nezdinde iki Bizans araştırma merkezi kurulmuştur. Uzun yıllardır eksikliği duyulan bu merkezler 2015 yılında artarda kurulmuş ve düzenledikleri etkinlikler, verdikleri burslar ve yürüttükleri projeler ile Bizans alanındaki araştırmalara destek sağlamaya başlamışlardır. Bu dönemdeki bir diğer önemli gelişme ise İstanbul’un Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi adaylığıdır. İlk olarak 2011 yılında aday olan İstanbul, 2016 yılında yapılan seçimi kazanarak 2021 yılında düzenlenmesi planlanan kongreyi üstlenmiştir ancak 2020 yazında alınan karar ile İstanbul’da toplanacak 24. Uluslararası Bizans Çalışmaları Kongresi 2022 yılına ertelenmiş ve yeri değiştirilmiştir. Bu olumsuz gelişmeye rağmen kongreye Türkiye’den rekor sayıda katılım olmuştur.